ANASAYFA » DİŞİ SIĞIRLARDA DÖL VERİMİ ÖZELLİKLERİNİN SÜT VERİMİNE ETKİLERİ

Döl verimi; sığır yetiştiriciliğinde verimliliği (süt ve buzağı verimi) etkileyen önemli faktörlerden biridir. Süt verimi ile bire bir ilişkilidir. Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde döl verimi problemlerinin ekonomik yönüyle ilgili çok sayıda çalışma yapılmış ve hayvancılık işletmeleri için en ideal ölçüler saptanmaya çalışılmıştır. Yani bir hayvandan yada sürüden en fazla kazancın hangi koşullarda sağlanacağı ortaya çıkarılmıştır.


Hayvancılıkta verim hayvanlara sağlanan çevre şartlarına ve hayvanın genlerine bağlı olarak değiştiği için her iki durum da insan müdahalesiyle, hayvanın kapasitesine bağlı olarak yönlendirilmektedir. İşte bu sebeple döl veriminde yaşacak olan kayıplar ağır ekonomik bedellere yol açmaktadır. Böyle bir durumda işletmenin karlılığı azalır.


Buzağı doğumundan itibaren ister et, ister süt verimi yönünde (yada her iki yönde) damızlıkta kullanılmak için yetiştirilmektedir. Gelişme özelliklerini; genotipinin elverdiği ölçüde, yetiştiricinin sağladığı şartlara bağlı olarak gösterir. Döl verimi özelliği olan İlk defa damızlıkta kullanma yaşı; hayvanın buzağılayacağı zaman hangi yaşda olacağını yani ilk defa ne zaman tohumlanması gerektiğini ortaya koyar. İlkine buzağılama zamanı; hayvan genotipi ve sürü yönetimiyle ilgilidir.


Hızlı büyüyen ve gelişen genotipler ve bunların dahil olduğu ırklar daha erken yaşlarda damızlıkta kullanma yaşına ulaşırlar. Siyah Alaca, Esmer, Simental gibi ırklar 15-16 aylık yaşta ilk kez tohumlanabilirler. Genelde düvenin ilk kez tohumlanması için ergin yaş ağırlığının 2/3 üne erişmesi istenir. Örneğin ergin yaş ağırlığı 600 kg olan bir kültür ırkında damızlıkta kullanma yaşı 400 kg ağırlığa eriştiği yaştır. Zaten doğru bakım ve besleme yapıldığında bu döneme 15-16 aylarda ulaşır.


İlk defa buzağılayana kadar geçen dönem hayvanın süt açısından verimsiz dönemidir. Bu dönemin gereğinden uzun yada kısa olması işletmenin kazancını azaltır. İlkine damızlıkta kullanma yaşı ile süt verimi arasında önemli bir ilişki vardır. 24 aylık yaştan önce buzağılayan ineklerin düşük süt verdikleri, ilk buzağılama yaşının 30 aylık olana kadar süt veriminde artma gözlendiği çeşitli araştırmalarda bildirilmektedir. İlkine tohumlama yaşı ve canlı ağırlık arttıkça laktasyondaki süt verimi artmaktadır.


İki buzağılama arası süre buzağılama aralığıdır. Bu dönemin 365 gün olması idealdir. Yani her ineğin yılda bir sağlıklı buzağı doğurması, yaklaşık 60 gün kuruda kalması (soğulması-soğutulması-sütten bırakılması-sağılmaması) ve ortalama 305 gün sağılması sığır yetiştiriciliğinde temel hedeflerdendir. Buzağılama aralığının 360 günden kısa veya 385 günden uzun olmaması gerekir. Çünkü her iki durumda da ekonomik kazanç azalır.
Bununla beraber hayvan buzağıladıktan sonra tekrar gebe kalabilmesi için belli bir süre geçmesi şarttır. Bu süre içinde döl yatağı bir başka gebeliğe hazırlanmaktadır.


Yeni gebelik için ortalama 6 haftalık bir sürenin geçmesi gerekir. Bu süreye kadar olan dönemde de bazı inekler kızgınlık gösterir ve tohumlandığında gebe kalır, fakat döl yatağının gebeliğe henüz hazır olmaması nedeniyle embriyo döl yatağına tutunamaz ve yavru atmalarla da karşılaşılır. Yılda bir sağlıklı buzağı almak için; gebelik süresinin 280 gün olduğu dikkate alındığında gebelikle sonuçlanması gereken tohumlamanın en erken 60. günden sonra yapılması gerekir.


Bu süre uzarsa ekonomik kazanç azalır.Buzağılamayla ilk tohumlama arası sürenin süt verimine etkisi vardır. Buzağılamayı takiben üreme organları bir dinlenme ve yenilenme periyoduna girer. Gebelikle beraber hormon salgı sisteminde değişmeler olur. İlerleyen gebelikle birlikte günlük süt veriminde azalma gözlenir
Buzağılama ile bunu müteakip gebelikle sonuçlanan tohumlama arası süre önemlidir. (Burada önemli olan buzağılamadan sonraki tohumlama değil, buzağılamadan sonra tutan tohumlama yani ineğin gebe kaldığı tohumlama arasında geçen süredir.) Servis dönemi denilen bu dönemin en az 60 gün, en fazla 120 gün olması en iyisidir. Tohumlama sayısının artmasıyla bu dönemin uzunluğu artar. Yılda bir sağlıklı buzağı almak için bu dönem 80-85 gün olmalıdır. Bu uygulama pratikte her zaman mümkün olmadığı için 60-120 günler arası normal kabul edilebilir.


Gerek düvelerde, gerek buzağılama sonrası ineklerde yapılan ilk tohumlamada gebeliğin sağlanması istenir. Tohumlama indeksi denen kriterde; normal koşullarda tohumlama sayısının sürünün bütün hayvanlarındaki ortalaması dikkate alındığında 1,5 ve daha az olması idealdir.( 10 tane hayvan varsa toplam 15 tohumlama yapılması, yani 5 tanesinin dönmesi) 1,8 ve daha üzeri tohumlama sayısı başarısız kabul edilir. Bu sayıyı etkileyen faktörler hayvanın durumuna ve tohum-tohumlamacıya bağlıdır.


Sağlıklı koşullarda barındırılan ve dengeli beslenen hayvanlarda, tohumlama esnasında hijyene dikkat ediliyorsa, hormonsal bir düzensizlikte yaşanmıyorsa, tohumlama zamanında yapılmışsa, genellikle döl tutmama problemleriyle karşılaşılmaz. (Başarılı bir gebelikte tohumlamacının payı %30 düzeyindedir). Tohumlama masraflarını en aza indirmek ekonomik kazançtır. Buzağılama aralığının gereksiz şekilde uzaması da ekonomik kayıptır.


Genellikle hayvanların, ölüm dışında herhangi bir nedenle sürüden ayrılmaması istenir. Yani sağlıklı olması esastır. Ürün verdiği dönem (süt-buzağı vs.) ne kadar kısa olursa hayvanın büyütüldüğü dönemdeki masrafları o kadar fazla olur ve yetiştirmenin ekonomik olma özelliği o kadar az olur.


Verimli dönemin kısa olması demek büyütme masraflarının yüksek, verimsiz dönemin uzun olması demektir. Ülkemizde normal üretim işletmelerinde bir ineğin 6 kez, damızlıkçı işletmelerde ise 3 kez buzağılaması üretimde kullanma açısından yeterli sayılabilir, işletme şartlarına göre bu sayılar değişebilir. (Şayet sürünün büyütülmesi hedeflenmiyorsa, örneğin sürü yenileme oranı %20 kabul edildiğinde; 10 sağmal ineği bulunan bir işletmecinin her yıl 2 ineğin yaşlılık nedeniyle sürüden ayırması ve yerine yetişen 2 düveyi üretime alması gerekmektedir. )


Hayvancılıkta döl verimiyle ilgili kayıplara uğramamak tamamen yetiştiricinin elindedir. Çünkü yetiştirici hayvanlara sağladığı bakım şartlarını iyileştirdiğinde neredeyse % 85 başarılı olur. Geri kalan kısım zaten hayvanın genlerinden kaynaklanır. Yani kısaca özetlersek döl verimindeki başarı yetiştiricinin başarısına bağlıdır. Döl veriminde; sürü yönetimi, bakım-besleme-barındırma, hastalıklar ve genetik faktörler önemlidir.


Sürü yönetimi denildiğinde akla ilk gelmesi gereken hayvanların numaralanmasıdır. Böylelikle hayvanların numaralarına göre verim ve sağlıklarıyla ilgili bilgiler düzenli olarak toplanarak gerektiğinde kullanılabilir hale getirmek üzere kayıt edilmelidir. İneklerde özellikle kızgınlık döngüsünü izlemek ve yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunda müdahale edebilmek için kızgınlık ve tohumlama takvimi kullanmakta büyük yarar vardır.


Hayvanların sürekli takibi işletmenin karlılığı için yerine getirilmesi gereken en önemli kuraldır. Böylelikle gereksiz masraflar ve ekonomik kayıplar önlenir yada asgariye iner.Bununla beraber hayvanların beslenmeleri-barındırılmalarıyla döl ve süt verimi arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Besin madde ihtiyaçları yeterli ve dengeli sağlanmayan, uygun rasyonlarla beslenmeyen sığırlarda üreme sorunlarıyla karşılaşmamak bir mucizedir. Hem hayvanın sağlığı hemde verimi açısından; barındırma ve besleme de büyük önem arz eder.


Kapalı ahırlarda yeterli havalandırma ve temizlik şartlarına uymak gerekir. Açık ahırlarda genellikle sağlık problemleriyle karşılaşma riski kapalı ahırlara göre daha düşüktür. Hayvanlarda sağlık problemi olduğu takdirde masraflar artacağı ve verimde azalma olacağı için gelir kaybı artar. Herkesin bildiği gibi bu sorunlar işletmenin ekonomisini bir başka ifadeyle kazancı kötü yönde etkiler. Döl veriminin herhangi bir nedenle aksaması işletme ekonomisini zarara uğratır.


Ayrıca; üreme süreci düzenli olarak 2-4 hafta aralıklarla hastalıklara ve diğer anormalliklere karşı kontrol edilmelidir. Özellikle doğum öncesindeki 6-8. haftalar ile doğumdan sonraki iki aylık dönem hem ana hem buzağı sağlığı için oldukça önemlidir. Bu dönemlerde alınacak tedbirler ileride karşılaşılması muhtemel sıkıntıları giderir. Şayet varsa sorun tespit edilerek kronikleşmeden çözülmesi masrafları azaltır.


Örneğin bir kızgınlığın yanlışlıkla fark edilmemesi sonucunda; yaklaşık 21 gün boşa gidecek, buzağı doğumu gecikecek, süt üretimi normal olsa bile buzağı doğumu gecikeceği için ekonomik olarak kayıp artacaktır. Buna bağlı olarak doğan buzağı ilerdeki verimli dönemine daha geç ulaşacak, yaklaşık 21 gün daha geç buzağılayacak bu dönemde dahi süt kaybı meydana gelecektir.


**********Döl verimi raporunun açıklamasını birliğinizin mühendisinden istemeyi unutmayınız.********

Düve ve İneklerde dikkat edilmesi gereken noktalar kısaca şöyle özetlenebilir;

*. Düveler 15-16 aylık yaşa geldiğinde ilk defa tohumlanmalı,
*. Düvelerde buzağılama kolaylığına dikkat edilmeli ve en uygun spermalarla tohumlanmalı,
*. Buzağıladıktan sonra kızgınlık gösterse bile tohumlama 60. günden önce yapılmamalı,
*. Doğuma en az 45-60 gün kala sağımları bırakılmalı,
*. Gebeliğin son dönemlerinde beslenmelerine özellikle dikkat edilmeli,
*. Kuru dönemde mastitise karşı önlem alınmalı, (sağım bırakıldığında meme içine kuru dönem tüpü sıkılabilir)
*. Dengeli beslenmelerine dikkat edilmeli,
*. Ahırlarda havalandırma ve temizlik sürekli kontrol edilmeli,
*. Kurudaki ineklere sağılanlarla aynı miktarda yem verilmemeli, mümkünse bireysel yemleme yapılmalı, (her ineğe ihtiyacı kadar yem verilmeli)
*. Rasyon değiştirileceği dönemlerde alıştırma uygulanmadan birdenbire değişiklik yapılmamalıdır.

Buzağı ve dana yetiştirmede dikkat edilmesi gereken noktalar;

· Buzağı doğduğunda ağız sütünü içmeli, koruyucu aşıları yapılmalı,
· Doğumdan hemen sonra temiz ve tabanına bol yataklık serilen bölmeye alınmalı,
· mümkünse biberonla emzirilmeli, (45-60 gün arasında süt emmesi yeterlidir)
· 7. günden sonra kaliteli kuru ot yemeye alıştırılmalı,
· Önlerinde sürekli temiz su bulunmalı,
· Varsa boynuzları 15 günlük olana kadar yakılmalı,
· Dengeli ve düzenli beslenmesine dikkat edilmeli,
· Birkaç buzağının bir arada barındırılması durumunda birbirlerini emmeleri engellenmeli, (ağızlık kullanılabilir)
· Hastalıklara karşı aşılamaları yapılmalı,
· Dişi sığırların özellikle 8-9. aylarda beslenmelerine çok dikkat edilmeli, (meme bezleri bu dönemde daha hızlı gelişmeye başladığı için)
· Hava cereyanında bırakılmamalı,
· Güneş ışığının kemik ve kas gelişiminde ve buzağı sağlığında çok önemli olduğu unutulmamalıdır.