Stres, canlıların olumsuz çevre şartlarına karşı göstermiş oldukları bir tepki olarak da ifade edilebilir. İnsanlar gibi hayvanlarında bir canlı olduğu unutulmamalı ve onlarında olumsuz çevre faktörlerinden olumsuz yönde etkileneceği göz önüne alınmalıdır.Hayvanlar olumsuz çevre şartlarından etkilenerek stres altına girerler. Kötü çevre koşullarından rahatsız olan hayvanlar yaşarlar fakat kendilerinden beklenen verimleri gösteremezler.
Hayvanları rahatsız eden çevre koşulları arasında bakıcının kötü davranışı, hayvanların havasız ortamda bulunması, aşırı sıcak ya da soğukta durması , ahır yüzeyinde hayvanları rahatsız edici maddelerin bulunması gibi birçok sebep sayılabilir.Günümüz koşullarında hala ısrarla yapılan bir hata da, Hayvanlar üşür anlayışı içinde hayvanların ahırlara kapatılmasıdır. Dışkı ve idrar artıklarından oluşan zehirli gazların hava sirkülasyonu olmaksızın ahırda bulunmasından dolayı hayvanlar olumsuz hava koşulları altında strese girerler. Bu durumda beklenen verimin elde edilmesi de mümkün değildir. Oysaki hayvanlara sağlanacak olan temiz hava ile çok daha yüksek süt verimi kaçınılmaz bir sondur.
Kötü ahır şartlarında 25kg süt veren bir hayvan, olumsuz ahır şartları ortadan kaldırıldığında genotipi elveriyorsa 25 kg üzerinde süt verebilecektir. Farkında olmadan kaybettiğimiz bu verimlerimiz işletme ekonomisine büyük zarar vermektedir. İşletme ekonomisi için belirli bir giderle en yüksek verimin alınması hedeflenmeli ve bu konuda karşılaşılabilecek tüm olumsuzluklar imkanlar doğrultusunda giderilmelidir.Hayvanlar belirli sıcaklık sınırları arasında zorlanmadan verim verebilmekte ve yaşamlarını sürdürebilmektedir. Hayvanlar bu sıcaklık sınırları dışında strese girerek kendilerinden beklenen verimin altında bir verim vermeye başlar.Çiftlik hayvanları sıcak kanlı (homoterm) hayvanlar olup vücut sıcaklıkları geniş ölçüde çevre sıcaklığının etkisi dışındadır.
Sığırlar vücut sıcaklıklarını çevre sıcaklığına göre ayarlayabilme yeteneğine sahip hayvanlar olduğundan, sıcaklık sınırları da daha geniş bir aralıkta yer almaktadır. Bu değerler -18 ile +24 °C’ye kadar ulaşmaktadır. Holsteın ineklerinin -4 ile -12 °C’ler arasında verim düşüşlerinin az, -12 ile - 21 °C’ler arasında ise daha çok olduğu yapılan çalışmalar sonucu gözlenmiştir. Yine yapılan bir çok çalışmada yüksek sıcaklığın olumsuz etkisinin düşük sıcaklığın olumsuz etkisinden daha çok olduğu da gözlenmiştir. Özellikle ülkemiz için yüksek sıcaklığın olumsuz etkisi daha fazla ve daha sorun yaratıcı olmaktadır.
Ahır İçi Sıcaklığı Sıcaklığın Süt Verimine Olumsuz Etkisinin % Olarak İfadesi | |
Sıcaklık | % Süt Verimi |
-12 | 76 |
-10 | 80 |
- 5 | 86 |
0 | 91 |
+5 | 95 |
+10 | 100 |
+15 | 95 |
+20 | 91 |
+25 | 83 |
+30 | 67 |
+35 | 44 |
Çizelgeden de anlaşıldığı gibi hayvanların en rahat verim verebildikleri sıcaklık 10 °C olup - 4 °C’ye kadar da hayvanlarda önemli bir verim kaybı görülmemektedir. Hayvanlara sağlanacak olan temiz hava ile daha yüksek süt veriminin alınması kaçınılmaz bir sondur. Bunun için yarı açık ahır sistemleri önerilmekte ve hayvanların çok ekstrem sıcaklık farkları dışında etkilenmeyecekleri anlatılmaktadır. Fakat kapalı ahırlara sahip yetiştiricilerimiz de özellikle bu konuda ahır içinde ki hava sirkülasyonunun iyi ayarlanmasını, pencerelerin yeterli hava giriş çıkışını sağlayacak bir konumda olmasını sağlanmalıdır.
Bu tür bir ahır planına sahip olmayan yetiştiricilerimiz de en azından mevcut pencerelerini sürekli açık tutarak hayvanların cereyanda kalmayacak şekilde daha rahat hareket etmelerini sağlamalıdır. Bu şekilde kendileri de ahır içerisinde daha çalışabilecektir.Hayvanlarımızın verimini etkilemeyecek sıcaklık sınırlarında , gereksiz yere ahırlara kapatarak onları rahatsız edici bir ortamda tutmadan, hayvanlardan alabileceğimiz en yüksek verimleri alma yoluna gitmeliyiz.Unutmayınız ki; hayvanlarınıza sağladığınız her türlü rahatlık size ekonomik bir boyutta geri dönecektir. Bırakın hayvanlarınız artık rahat nefes alsın.